Adam sana bakarak ''Bu kadar sabırsız olmamalısın.'' dedi. Bir kaç dakika sonra bir fabrikaya geldiniz. Adam derin bir nefes çeker, sana bakarak ''Ne kadar şanslıyım değil mi?'' der. ''Hepsi bana babamdan kaldı. Hadi gel.'' dedi. Sen şaşırmış bir şekilde etrafına bakınarak adamın peşinden gidiyorsun. Fabrikanın girişine geldiğinizde adam kapının dışındaki adamlarla konuşarak kapının açılmasını sağlar. İçeri girdiğinizde makinelerin içinde bir sürü sahte beli olduğunu görüyorsun. Adam sana dönerek ''Sana güvendim sakın ama sakın!''   eli ile bir kaç görevli çağırır yanlarına. Adam eliyle seni göstererek ''Bu artık burada çalışıyor gidip üstüne adamsı birşeyler alın. Ha ilk önce tanıtın bir mekanı.'' adamlar seni gezdirirken turuncu bir kapı farkediyorsun etrafında bir sürü güvenlik olan. İster istemez merak uyandırıyor sende bu kapı. Görevliler seni bir odaya getirdi ve bir görevli sana ''Biraz dinlen daha sonra gelip seni alacağız..''...

-- Edited by Sengoku on Monday 1st of October 2012 04:33:08 PM

Limanda iki adam yanına gelip ''Adınız?'' diye sordu. Adını adamlara söyledin. Adamlar aralarında fısıldaşıp ''Buraya giremezsiniz!'' dediler. Seni izleyen bir adam iki adamın yanına gelip bir şey fısıldadı.  Ardından iki adam sana ''Özür dileriz bir yanlışlık oldu.'' deyip seni içeri aldılar. Adam sana dönüp ''Buralara neden geldin?'' dedi...

Uykudan büyük bir güm sesi ile uyandın. Merakla odanın kapısını açtın ve dışarıya bakındın. Fabrikanın girişinde iki kişinin kavga ettiğini gördün. Etrafdaki görevlilerde onları izliyordu. O Sırada turuncu kapının önü boşalmıştır. Turuncu kapının etrafını dikkatlice süzersin...

((Rp dışı:Halledeceğiz..))

Odada düşünür bir vaziyetteyken, görevli kapını tıklatır. Kapıda ki sesleri duyunca ''Ne kadarda saygılılar!?'' diye düşünürsun. Kapın yine tıklatıldıktan sonra ''Gel!'' diye bağırırsın. Görevli kapını açar ve içeri girer. Adaya özel bir saygı haraketi yaparak konuşmaya başlar ''Efendim, Bay Googu hazır ve sizi bekliyor.''..

-- Edited by Sengoku on Tuesday 2nd of October 2012 05:37:05 PM

Görevli gülümser ve konuşmaya başlar ''Bay Googu sizi buraya getiren adam aynı zamanda dediğiniz gibi fabrikanın sahibi. Siz giyinin biz bekliyoruz.''..

Görevli gülümser ve eliyle gelin işareti yapar. Aşağıya indiğinizde Bay Googu görevliye ıslık çalıp bir şeyler fısıldamaya başlar. Görevli tekrar sizin yanınıza gelip ''Hay aksi, bir sorun olmuş sizide yorduk. Odanıza tekrar çıkabilirsiniz. Ahh birde dolapta ihtiyaçlarınızı giderecek şeyler var..''...

Bay Googu yanına yaklaştı ve konuşmaya başladı ''Sen burada krallar gibi yaşıyorsun oysaki senin gibi buraya nadiren gelmiş insanların kıçına tekme atıp kovuyorlar.''. Kaşlarını çatar ve sinirli bir ses tonu ile konuşmaya devam eder ''Ben senin Tanrı'nım. Anlıyor musun beni? Bana uyacaksın artık şimdi odana git ve uyu.''..

Bay Googu yere düşmüştü elbiseleri paramparça olup kafasından kanlar akmaktaydı. Turuncu kapıda biraz aralık oluşmuş açılabilecek durumdaydı. Görevliler üzerine doğru yürümeye başladı..

Gördüklerine inanamıyordun.Girdiğin bu odanın içinde bir sürü mücevher, değerli eşya vardı.Kaçak oldukları belliydi.Diğer şeyleri betimlemek gerekirse odanın üstünde ışık gören küçük bir pencere vardı.Ve güvenlikler de ölen patronlarını görmüş ve kapıya dayanmışlardı.Kapıya yığdığın şeyler onları engelliyordu ama yakın zamanda içeri girebilecekleri belliydi.

Fabrikadan çıktığıma çok memnun olmuştum. Hemen limana doğru koşmaya başladım. Sahte beli üreten bir fabrika ile karşılaşmıştım, ünlü olduğuna yada en azından daha önce karşılaştığıma emin olduğum bir kişiyi öldürmüştüm. Bu paraları piyasaya kim sürüyordu?

Bay Googu kimdi? Kimin için çalışıyordu? Bu adam neden bana bu kadar tanıdık geliyordu? Bunların cevabını kesinlikle bulmam gerekiyordu.

 

Limana iyice yaklaşmıştım. Eşyaları gemiye saklayıp tekrar fabrikaya dönmeyi düşündüm. Bay Googu'nun ofisine girecek ve Bay Googu'nun kimin için çalıştığını öğrenebilecektim. Bunun için daha hızlı limana doğru koşmaya başladım.

-- Edited by emremutlu on Saturday 13th of July 2013 02:14:57 PM

Artık iyice köşeye sıkışmıştım. Buradan bir an önce kaçmam gerektiği belliydi, gözlemlerime göre yapabileceğim iki şey vardı. Ya kapıya ateş edip rakiplerimle dövüşmek veya duvarda bir delik açıp gemiye doğru kaçmak. Fakat ikinci seçenek bana pek sıcak gelmiyordu. Çünkü bu değerli mücevherleri, eşyaları gemiye yüklemek istiyordum. Ayrıca duvarda sekiz orduluk vuruşumu kullanarak delik açsam bile bulunduğum katın yere yakın olup olmadığını bilmiyordum. Rakiplerimle yüzleşmeyek istiyordum ama onların kaç kişi olduklarını ve ne kadar güçlü olduklarını kestiremiyordum. Ama "patronları bu kadar kolay öldüyse, adamları da çok güçlü değildir" dedim kendi kendime.

Kaçmam gerekiyordu, yoksa kesinlikle yenilecektim. Fakat kaçabileceğim bir yer yoktu. Kaçmak için yapabileceğim tek şey bir duvarı patlatıp çıkan tozların arasında gözden kaybolmaktı.

Herşeye ramen kaçmayı istemiyordum. Çünkü bu ganimetlere gerçekten ihtiyacım vardı. Buradan aldığım parayla köylülere yardım etmek için tasarladığım projeleri hayata geçirebilecektim. Dahası gemide erzakta bitmişti. O yüzden kaçmayıp yüzleşmeye karar verdim. "Sekiz öfkeli bıçak" saldırımı yapmaya hazırlandım ve nişan aldım. Bu saldırımın onları durdurmayacağı belliydi. O yüzden eğer bu saldırımı başarıyla gerçekleştirebilirsem, kullanmayı istemediğim halde "Sekiz metal yıldırım"'ı kullanacaktım. Bu onları kesinlikle durduracaktı ve muhtemelen öldürecekti.

Limana doğru geri koştun ve fabrikayı gördün.Dışarda yine korumalar toplanmıştı.Belki de artık onlarla uğraşmayıp gizlice içeri girmeliydin yoksa denizciler de işe dahil olabilirdi.Önünde iki yol vardı.Ya arkadan dolaşıp girecektin ya da dövüşecektin.

Ofise girerken az kalsın biriyle göz göze geliyordun fakat son anda kurtuldun.Ofise girmeyi başarmıştın.Bir masa bir sandalye vardı.Duvarlar eskimiş ve dökülmüştü.Etrafa biraz baktıktan sonra vakit kaybetmeden masada bulunan çesitli evraklara baktın.Bir tanesini aldın ve biraz göz gezdirdin...Kağıtta kaç para basılması gerektiği, ne zaman hazırlanması gerektiği yazıyordu.Sonra bir mühür dikkatini çekti kağıdın altında.Somon balığı mühürüydü bu.Bu mühürü bilmezdin ama bu adaya ait değildi bu mühür.Nereden çıkmış olduğunu bilenler olabilirdi.

Herşeyden önce uyumaya karar vermiştim. Odama yöneldim ve kendimi yatağın üstüne attım. Uykuya dalmadan önce ne yapmam gerektiğini planlamaya başladım.

Öncelikle bir adaya gidip kendime erzak satın almam ve mücevherleri bozdurmam gerekiyordu. Daha sonra adalar için güvenlik sistemini tasarlayacaktım. Bu sistemi durumu iyi olan köylere parayla, kötü olan köylere ise para almadan vermeyi planlamıştım. Tabi bu sırada Wojo adası yöneticilerinin zulmüne son vermek için neler yapabileceğimi düşünüyordum. Eğer bunu gerçekleştirebilirsem hem ünüm artacak, hem de tasarımlarımını satmak için yeni kapılar açılacaktı.

Lakin ben bu adaya nasıl saldıracağım? Şu anki halimle saldıracak olursam kesinlikle yenilirim. Ya bir tayfa edindikten sonra saldıracağım veya çeşitli saldırı sistemleri tasarlayarak, tuzakları hazırlayarak tek başıma saldırıp zaferle ayrılacağım. Fakat Wojo adası için henüz çok erken. Şu anda elimdeki işleri bitirmeye odaklanmalıyım... ((Uykuya daldım..))

Savunma Sistemi Projesi

Spoiler

Spoiler

Herşeyden önce projeme devam etmem gerekiyordu. Öncelikle ada köyleriyle ilgileniyordum çünkü bu köylere denizcilerden yardım gelemezdi. En azından vaktinde gelemezdi. Onun için daha önceden çizimini yaptığım sistem üzerine bazı eklentiler yaptım. Herşeyden önce silahların otomatik olarak ateşlenmesi gerekiyordu. Çizdiğim sistem kısaca şöyleydi. Eğer adanın her tarafı denize sıfır değilse yalnızca 2-3 girişi varsa kullanılabilecek bir sistem. Öncelikle girişlere kayalar yerleştirilir. Tabi bu kayaların içleri daha önceden oyulmuş olmalıdır. Açık olan kısımları denize bakar. Bu kayaların arka tarafına bir hendek kazılır. İçlerine büyük ok fırlatabilen yaylar yerleştirilir. Bu yayların seri ateş edebilmesi için arka tarafında bir bant mekanizması mevcuttur. Bu mekanizmanın yanındaki makaradan elle bant ilerletilir. Okların yaya yerleşebilmesi için yay gerginliğini kaybettiği anda arka tarafı aşağıya doğru eğilir ve banttan gelen ok tam olarak tutacağa yerleşir. Bandın yanındaki makara hem banda hemde yayın tutacağına bağlıdır. Makara ilerledikçe tutacakta gerilir. Gerilmesi tamamlandığı anda makara sistemi tutacaktan ayrılır. Ok fırlatıldığı zaman tutacak yeniden gerginliğini kaybeder bu sırada makara sistemi tekrar tutacağa bağlanır. Çatışma olmadığı zaman hendeğin üzeri köy içerisinden kumanda edilebilen bir makaraya zincirle bağlanır. Savaş zamanı bu makara köy içerisinden çevrilerek hendeğin girişinin açılması sağlanır.

Bu seri sistemi kullanarak yalnızca yüz yüze karşılaşmalarda köylüler kendilerini koruyabilir. Eğer korsanlar girişlerin yanından tırmanırsa veya köy savunmasızken saldırırlarsa o zaman yapılacak daha farklı sistemler vardır. Eğer köyün nüfusu azsa bu savunma sistemini kullanabilmek için alanlarını küçültmeleri gerekir. Bu sistemdeki kaya saldırganların gizlice gelip yayı parçalamasını önlemek için yapılmıştır. Ayrıca bu sistemin kullanılacağı köylerde her zaman malzemeleri korumak için görevlilerin bulunması şarttır.

Bu oldukça masraflı bir sistem ve kullanmak için insanların çaba göstermesi şart yoksa bütün sistem boşa çıkar.

Yaylardan birine örnek (Tabii bundan çok daha küçük.):

Spoiler

 

Projeye eklemeler yaptıktan sonra gemimi diğer gemiye yanaştırdım ve bağladım. Gemimden aşağıya indim. Girişe doğru yöneldim. Ve yürüdüğüm sırada görevli olduğunu düşündüğüm kişiyi dikkatlice süzdüm.

Alabalık sipariş ettin.Bir süre sonra yemeğin geldi ve çatalı bıçağı kuşanıp yemeye konuldun.Yemeğini afiyetle yerken bağırışmalar duydun.

balıkadam -Zeshh buna sevinmeyecek ve hesabını soracaktır.Güya bu ay adamıza paraları yollayacaktınız...

şef  =Ama işler çok durgun anlayış gösterin!Wojo adasına bu aylık yollayamayacağız.

konuşmalar böyle devam etti ve tartışma sinirini bozuyordu.Derken karşındaki masadan yaşlı bir adam kalktı ve tartışan balıkadam ve şefin yanına gitti.

+Kesmezsen kafatasını ortadan ikiye yararım iğrenç yaratık.

-Hıı?Sen kimsin de bana--...

 

Tam bunu söylerken bir yumrukla yere serdi balıkadamı.Wojo adasının ismini duymuştun....

"Dinliyorum evlat"... Seninle daha sakin bir şekilde konuşmuştu.Balıkadamla sert bir şekilde konuşurken sana gelince sesi bir anda yumuşamıştı.Amcadan biraz korkmuştun fakat sana fena davranmamıştı işte.Bunun verdiği cesaretle de derin bir nefes alıp sorularını sormaya başladın.

Teklifin üzerine geminde kullandığın savunma sistemini incelemek için gemine baktılar.Kaptanları Nacien:
"Tamam.Sistemin gerçekten güzel.İş bitince bize de aynısını yapacaksın.Şimdi sana Yakın Dövüşçümüz Karel'i ve Balta Ustası Garret'i veriyorum.Ha bir de yanında 40 kişi.Bir süre onlara ihtiyacımız olmayacak ve onlarla adayı kurtarma ihtimalin yüksek."

Nacien ordusunun büyük bir kısmını sana vermişti.Anlaşılan asıl ekibine çok güveniyordu ki işleri olmasına rağmen o kadar adam vermişti.Garret ve Karel'i gemine alıp yola çıktınız.Wojo adasından çok uzakta değildin ve bir gün sonra adaya ulaştınız.İskelede koruma görevi gören balık adamlar belki de gemini soyabilirdi.Ama senin bu iş için tedbirin vardı.Yürürken bütün gözler sizi izliyordu.Balıkadamlar bu it kim diye, insanlar ise belki bu sefer zulümden kurtuluruz diye umutla bakıyorlardı.Garret "Hepsinin kafasının gidecek olması ne sevinç verici." diye ortaya bir laf attı sessizce.Psikopat işte.Karel ise sessiz ve sanki hasta gibiydi.Ten rengi çok soluktu.

Arkanızdaki onca adamdan Zeshh ile konuşmaya geldiğinizi anlayan balık adamlardan biri grubun lideri görevi gören senin yanına yaklaştı ve takip etmenizi söyledi.Ordunuz olmadan 3 kişi Zeshh'in huzuruna çıktınız...Zeshh eli çenesinde rahat bir pozisyonda size yukardan aşağılayıcı bir şekilde bakıyor ve konuşmanızı bekliyordu.

"Sizin geminiz için bir savunma sistemi hazırlayabilirim. İsterseniz bir kişi benimle gelsin ve benim kendi gemimde kullandığım savunma sistemini incelesin. Bu sistemi diğer gemilere 15.000.000 Beliden aşağıya yapmam. Fakat ilginizi çekerse geminizde kimse olmadığında dahi gemiyi savunabilecek bu sistemi sizin için hazırlayabilirim."

Gözlerini biraz daha büyüttü ve "Yaa, eh peki madem ben buradayım gel ve öldür.HEPSİNİ ÖLDÜRÜN" diye ses tonunu giderek yükseltecek şekilde konuştu ve ayağa kalktı.Güçlü ve tecrübeli gözüküyordu uzun kuyruğuna da dikkat etmeliydin.Garret ile Karel Zeshh'in sağ kolu sayılan adamlarla kapışmaya başlamıştı bile.Yanındaki mürettebat da aynı şekilde balıkadamlar ile savaşa tutuşmuştu.Zeshh bir duvara hayvani pençeleri sayesinde tırmanarak bir de yere geri inerek seni şaşırtacak şekilde sana doğru koşmaya başladı ve yanına gelince bir anda yere eğilip kuyruğunu yüzüne çarptırmaya yeltendi.

Sekiz Öfkeli Bıçak saldırından kurtulamadı.Uzaktan saldıracağını tahmin etmemişti anlaşılan.Canı acımıştı ama çabuk toparlandı."Demek beni böyle uzaktan uzaktan vurmayı düşünüyorsun...Gel bakalım!". Zeshh kollarını iki yana sana dönük bir biçimde ileri doğru açtı ve yumruklarını sıkınca bir ses duydun.Fakat çok geçti.O da seni şarşırtmıştı.Uzaktan saldırı yapabiliyordu, bileklerinin üstünden diş gibi keskin şeyler fırlatıyordu.Ne olduğunu tam anlamadın ama sana saplanmıştılar ve canını çok acıtmıştı.

Artık sabrım taşmaya başlamıştı, gerçekten beni uzaktan yaptığı saldırılarla yenebileceğini mi düşünüyordu? Anlaşılan beni hafife alıyordu. Seri saldırılarımı yapmaya karar verdim. Zaten yaralanmış olan yaratığa öncelikle Sekiz orduluk vuruş yaparak yüksek ölçüde canını yakacak, ardından sekiz öfkeli bıçak saldırımı yaparak yaralarını büyütecek ve son olarakta sekiz metal yıldırım saldırımı yaparak işini bitirecektim. Sapanı öyle bir hiddetle çekiyordum ki aynı zamanda bağırıyordum. Rakibimin gözlerinin içine bakıp "İşin bitti!" dedim.

Karel'e durumu anlattıktan sonra Nacien ile görüşüyorsun.
"Bize bir sözün olduğunu unutma, adayı alınca bize de güvenlik sistemi yapacaktın.İlk başta bunu yapmalısın, söz verdiğin gibi.Ayrıca adayla bir alakamız olduğunu sanmıyorum!"

Nacien seninle biraz sinirli konuşmuştu, bunun nedeni daha kendilerinin sistemini yapmadan adanınkini yapacağını söylemen olabilirdi.Neyse belki onların sistemini yaptıktan sonra ikna edebilirdin.Fakat şuan odaklanman gereken şey onların güvenlik sistemiydi.Sana gemilerini incelettirdi ve onlara gereken malzemeleri söyledin.Neyse ki gemi için gereken malzemelerin Water7den getirilmesine gerek yoktu.Birkaç gün sonra malzemeler geldi ve işini yapmaya hazır görünüyordun...