Oki'den aldığım bilgilere göre Loguetown'a doğru gidecektik. Orası Grand Line'ye gitmek için çok iyi bir yerdi. Oradan döndüren dağınada kolayca gidilebiliyordu. Paramızda bayağı vardı erzakları tazeleyebilirdik. Ne tür erzakların gerekli olduğunu öğrenmek için Bei'nin yanına gitmiştim ki Bei bana "Şimdi napıyoruz kaptan?" dedi.

Bei tamda sorusunu sormuştu. Bei'ye dönüp "Sana ne kadar erzak lazım Loguetown'da gerekli erzakları alabiliriz." dedim. Sonrada arkadan Haru'nun ayak seslerini duydum. Arkadan Bei'nin omzuna dokundu ve "Bei benim karnım acıktı. Bugün yemekte ne var?" dedi. Bei ise ona dönüp "Sana yemek yasak." dedi. Haru ile Bei tatlı bir tartışma olacak gibiydi. Bende onları kendi hallerine bırakmak istemedim ve "Hadi ama beyler tartışmayacaksınız demi? Daha önemli işlerimiz var öncelikle erzak almalıyız ve marangoz ile doktor bulmalıyız. Baksanıza Oki'ye kız gerçekten yalnız birde kız tayfa üyesi bulursak çok iyi olur." dedim ve Oki'ye doğru yürümeye başladım.

Oki'ye doğru yürümeye başlayınca Oki benim ona birşeyler diyeceğimi anlayıp hemen bana "Evet kaptan?" diyor.

Oki'ye doğru biraz daha yürüyüp yanına geldiğimde "Oki, Loguetown hakkında bilgilerini söyle bana. İlk önce burada biraz erzak alacağız sonrasında ise limanda gemimiz Kızıl Kabus'u güçlendirebileceğimiz bir marangoz bulacağız belki o bizim tayfaya katılır. Senden ilk önce buralarda ki en iyi erzak satan yeri söylemeni istiyorum. Eğer bilmiyorum diyeceksen acele edelimde birinden öğrenip bunları gerçekleştirelim." dedim. Sonra Haru ve Bei'ye doğru dönüp "Hadi! Kalkın hadi!" dedim.

Oki'nin buraya daha önce geldiğini duyunca sevindim buraya geldiğine göre iyi erzak satan birinin olduğunu biliyor olmalıydı. Hemen onun tarif ettiği yere doğru gittik. Gittiğimizde adamın dükkanı kapatıp kapıya satılık yazdığını gördük sonra aralarında biraz konuşma geçti konuşmadan anladığım kadarıyla birbirlerini önceden tanıyorlardı. Oki biraz daha konuştuktan düşünceli bir şekilde bana dönüyor bakıyor sanırım sözü bana bırakmıştı.

Bende adamla ilk önce tanışmalıydım. "Merhaba ben Çaça. Sarı Saç Korsan Tayfasının kaptanıyım. Bunlarda benim tayfam. Korkmayın size bir zararımız olmayacak. Sadece uzun bir yolculuğa çıkacağız ve erzak almamız gerekiyor. Oki bize buralarda en iyi erzağın sizde olduğunu söyledi ve bizde size geldik. Eğer izin verirseniz dükkanınıza girip biraz erzak alacağız." dedim. Adama doğru masum bir şekilde baktım onu korkutmak istemiyordum.

Joben bize "Malesef gençler, artık ne buralarda, ne de erzak satmakla işim kalmadı.Bırakıyorum bu işleri.Erzak istiyorsanız buralarda başka erzak satan yerler var." Bu benim merağımın zirve yapmasını sağladı. Hemde Oki'ye güveniyordum buradan alışveriş yapmak istiyordum.

Joben'e öyle bir şey söylemeliydim ki bana derdinin ne olduğunu anlatmalıydı. Loguetown dan ayrılmak istemesinin nedenini de çok merak ediyordum. Ne yapmalıydım derken aklıma bu adamın Oki'yi tanıyor olduğu geldi. Oki'ye doğru eğildim ve "Oki sen bu adamı tanıyorsun ve derdi ne az çok anlamışsındır. En iyisi şu adamın derdi neymiş sor bakalım belki bir yardımımız dokunur." dedim. Oki de dediğimi yaptı adama doğru "Joben kesin senin bir derdin var yoksa buralardan gitmezdin eğer bize derdinin ne olduğunu söylersen sana yardımcı olabiliriz." dedi. Adamın neler söyleyeceğini çok merak ediyordum.

Adam Oki ona soruyu sorduktan sonra hemen bize cevap veriyor "Evet.Buraların en iyi iş yapan tüccarlarından biri olduğum için başıma gelmeyen kalmadı.Herkes kazandığım paradan hakkı olmadığı halde pay koparmaya çalışıyor.Zaten bu işten de sıkılmıştım." diyor.

Acaba bu adada neler dönüyordu? Buranın en iyi tüccarlarından birini neden işinden alıkoyuyorlardı? Adama belli ki burada birileri haraç kesiyordu. Savunmasız adam ölmemek içinde haracını ödüyordu. Benim tahminim böyleydi, ama bir yandan da korkmuyor değildim eğer bu adada haraç kesebilecek biri çok güçlü olmalıydı. Sonra içimde ki macera ruhu onları öğrenmek istiyordu. Adama döndüm ve "Bayım eğer bize sizden haraç kesiliyorsa yada bir kötülük yapılıyorsa söyleyebilirsiniz. Ben kesinlikle size yardımcı olabilirim. Eğer bana size kimin ne yaptığını anlatırsanız sizi onlardan koruyabilirim dedim." sonra da Oki'den ısrar etmesini istedim.

Limana vardığınızda Rivacheg korsanlarına ait bir iz bulamıyorsunuz.Neyse, sonra gidip bilgi almaya çalıştınız.Onlar da Joben amca gibi mırın kırın etseler de sonunda tayfa hakkında biraz bilgi almıştınız.Bu tayfa haraç kesmeye geldiklerinde 5-6 gün burada kalırmış ve şehire yeni gelmişler.

Diğerleri korkutmasa da kaptanları gözünü korkutmuştu.Kaptanları bir mühendismiş ve çok tehlikeli makine, zırh ve robotlar yapıyormuş.Bu da dayanıklılığı yüksek demekti.Yaptığı makineler de sizi oyalayabilirdi.

Şu an nerede olduklarını bilmediklerini söylediler fakat gemilerini sorduğunuzda gösterirken yakalanırlarsa diye korktukları için tarif ediyorlar.Gemiyi bulduğunuzda Haru heyecanlı bir şekilde "Hadi içeri girelim ve neleri varmış görelim!" der demez Bei "Salak mısın? adam mühendis.Gemisine kim bilir ne güvenlik önlemleri koymuştur.Girmeyi denersek büyük ihtimal gebeririz." diye cevap veriyor.Bei haklıydı.Gemilerine girmek akıllıca olmazdı.

 Şimdi onları nasıl bulacaktınız?Önünde iki yol vardı.ya her yerde onları arayacaktınız, ya da onlar gelene kadar bekleyecektiniz.

Limana gidince biraz daha bilgi alıyoruz. Kaptanları harici çok korkutucu olmadıklarını anlıyoruz. Demek ki kaptanlarını ben yenersem tayfam da geri kalanları yenebilirdi. Aradan biraz vakit geçince gemilerini buluyoruz ve Haru hemen "Hadi içeri girelim ve neleri varmış görelim!" diyor fakat hemen Bei "Salak mısın? adam mühendis.Gemisine kim bilir ne güvenlik önlemleri koymuştur.Girmeyi denersek büyük ihtimal gebeririz." ve Bei haklıydı.

Ne yapmalıydım önümdeki seçeneklerden birini gerçekleştirmem gerekiyordu. Onları ararsak sıkıntı yaşayabilirdik fakat bu hadsiz korsanlara günlerini göstermek için liman iyi bir yerdi. Hemen limanda yer aramalıydık. Limanı iyice taradıktan sonra savaşacak en iyi yeri bulmalıydım. Onları bekleyene kadar en iyi planı yapmalıydım. Haru ve Bei'ye dönüp "Limanda savaşacak en iyi yer neresi?" diye sordum. Sonrasında ise onlarla savaşmak için en iyi yeri aradık. En iyi yer neresiydi? En iyi şekilde onlarla nasıl savaşmalıydık? Bütün bu soruların cevabını hemen bulmamıza gerek yoktu biraz düşünebilirdik ve enerjide toplayabilirdik. Seçim Haru ve Bei'nindi ya savaşacak yeri bulup savaş planımızı yapacaktık yada enerji toplamak için bir lokanta bulacaktık.

Bir kaç gün böyle nöbet geçirerek geçirmiştik. Enerjimiz yerindeydi. Savaş stratejimizi de belirlemiştik. Son olarak adamları bulmak kalmıştı. Bekliyorduk derken Rivacheg ve yanındaki üç beş beceriksiz adam erzak taşıyordu. Rivacheg savunmasız gibiydi yani yanında hiç makinesi yoktu. Haru bunu görünce hemen "Ne duruyoruz hadi saldıralım" dedi. Biraz haklıydı.

Haru'nun dediğini yapmalıydım ama nasıl bir saldırı tekniğim olacaktı. Düşünmüştüm ve hiç zaman kaybetmemem gerektiğini anladım o yüzden hemen tam çita formuna dönüştüm adamın görmeyeceği bir yerden arkasına gelecek. Onlar olayın şokunu yaşarken ben insan formuna geçip Rivacheg'e normal bir kılıç saldırısı yapacaktım. Haru ve Bei'ye döndüm "Rivacheg'i ben alıyorum. Sizde geri kalan şu ucubeleri alın!" dedim ve hemen tam forma geçip üzerine doğru gitmeye başladım. Umarım planım işe yarardı.

Buda neydi böyle? Tam da planım işe yarayacak sanıyordum ama bu Rivacheg sandığımdan da zor bir korsan olduğunu bize kanıtladı. Ben saldırdığımda kendine ait müthiş bir savunma sistemi ile beni etkisiz hale getirdi. Anlaşılan dayanıklılığı çok düşüktü bu yüzden kendisine saldırılmasına izin verilmeyecek silahlar kullanıyordu. Bana "Ha? Sen kimsin be! Gebertirim seni!" dedi. Sonrada önündeki kutuyu açtı kutu makineli tüfek oldu ve onunla bana saldırdı.

Ne yapmalıydım. Eğer makineli tüfekten kaçmazsam bu sonum olurdu. Hemen tam çita formuna geçip onun saldırılarından kaçmalıydım. Sonra Haru ve Bei'yi bi yoklayıp yeniden adama dönmeliydim. Yapacaklarım belirliydi fakat saldırım değil. Böyle usta birine karşı güçsüz kılıç yeteneklerimi kullanamazdım. Peki ya pençelerim onun savunmalarını kıramazdı. Ne yapmalıydım? İşte bu. Aklıma en iyisi ondan kaçıyormuş gibi davranıp saldırmaktı evet. Ne kadar yüksek savunmasıda olsa benim onun içine sızabileceğim çok iyi hızım vardı tam formda. Tam formdaydım hemde. İlk önce şu makineli tüfeğin ateşinden kurtulup sonrada kaçıyormuş gibi yapıp adama doğrudan saldıracaktım. Planım buydu eğer savunmada başka silahları devreye girerse ilk önce onlardan kaçacak sonra saldıracaktım.

İşler istediğim gibi gitmiyordu. Ne yapmalıydım. Rivacheg'e yakınlaşmaya çalıştığımda hemen bana bu makineli tüfeği saldırıyordu. Tek çare uzaktan saldırmaktı. Ama nasıl?

Biraz düşündüm. "Ne yapmalıyım?" diye kendi kendime söylenirken yerde duran taşları gördüm. Taşları atarak dikkatini dağıtabilirdim. Evet güzel bir plandı bu. Taşları toplamaya başladım Rivacheg görmeden. Sonrasında ise taşları ona doğru fırlatacaktım. Taşları fırlatırken zig zag çizerek ilerleyecektim makineli tüfekten kaçmak için biraz yaklaştıktan sonra makineli tüfeğe doğru hamle yapıp onu etkisiz hale getirecektim. Umarım taş fikri önceki planlarım gibi olmaz işe yarardı. Birde bizimkilere bakayım dedim. Onların güvende olduğunu görmek beni rahatlattı.