...'Şimdi onu, bunu bırakın da size bir korsan ile olan dövüşümü anlatayım.' Bu söz üzerine mekandaki herkes onu diyen yaşlı adamın etrafına toplanmıştı. Çaylar dolmuş, herkes yerine yerleşmiş ve güzel bir hikaye dinlemeye hazır hale gelmişlerdi. İşte böyle bir ortamda anlatmaya başlamıştı hikayesini emekli korsan Jack.

"Detayları tam olarak hatırlamıyorum ama bir arena dövüşündeydim. Arenaya nasıl katıldığım da aklımdan tamamen çıkmış. Yaşlılık hali mazur görün. Dövüştüğümüz teri hatırlıyorum ama; Böyle kumlu bir adaydı. Bir çöl adası. ada dediğime bakmayın haa 30-40 metre ya var ya yok. Karşımda, hemen 9-10 metre  kadar önümdeydi dövüşeceğim adam. Ayna gibi bir kafasının olduğunu hatırlıyorum. Onun kafasına baktıkça gözüm kamaşır gibi oluyordu.

Kel olmasının yanında herif anladığım kadarıyla elindeki sopayla dövüşüyordu. Basit  olacak gibi gözüküyordu. Bana yaklaşmasına izin vermeden bumeranglarımla işini bitirecektim. Ama herşeyden önemlisi önce kendimi tanıtmalı ve onu tanımalıydım. Birazdan ikimizden birisi ölecek dahi olsa saygı önemliydi diye düşünürken adam hareketine başlamıştı bile. Direk benim üstüme koşmuyordu bu kel adam. İlk bakışta zigzig çizerek benim üstüme geleceğini düşünsemde onu da yapmıyordu bu. Bana etrafımda daireler çizerek yaklaşmayı planlamıştı sanırım bu akıllı bıdık. Hesaba katmadığı şey ise Yorgunluktu. Etrafımda tur atarak yaklaşmak çok yorucu olabilirdi.

Neyse ne banane... Yorulsun. Böylece onu yenmek daha kolay olur. Öncelikle o etrafımda daireler çizerken ben kendimi tanıtacaktım. 'Ben Jack. "The Rotary" Jack. Lakabımın neden böyle olduğunu da birazdan öğrenmek üzeresin.' Sözlerim bittikten sonra Rakibim bana yaklaşık 4 metre kadar yaklaştığında saldırıya geçmeyi planlıyordum. 'Rotaryyyyyyyyyyyyyyyy'"

'Onu böyle koşarken görmek aklıma askerlik arkadaşım aterob gelmişti. Benim askerdeki en yakın arkadaşımdı kendisi. Yaşlı adam eski  askerlik arkadaşını hatırlayınca gözleri biraz dolmu ve karşıya doğru dalmıştı.

  Adamın etrafında dolanmaya başlamıştım ama bu iş tahmin ettiğimden daha yorucu olacak gibiydi.Adama iyice yaklaşmıştım ama işin ilginci adam bumeranglarını fırlatmaya kalkmamıştı.Adama iyice yaklaşıp hamlemi yapacağım sıra adam dönmeye başlamıştı bumernlarıyla birlikte.Bu işimi zorlaştıracaktı.Adamın açıklığını bulunca asamı adamın uyluğuna doğru savurdum.Asam sert bir şeye çarpmıştı çarpmasına da en az onun kadar sert bir şey de benim çeneme isabet etmişti.

  Bir anlık kendimden geçer gibi oldum. Adamdan iki metre uzakta kıç üstü oturur vaziyette oturur durumda buldum kendimi. Çenemdeki ağrı hissini ağzımdan sızan kanın sıcaklığı takip ediyordu."Bumerang fırlatılmıyor muydu yav?" diye söylendim kendi kendime.Ardından ağzımı dolduran kanla iki adet dişi sağ tarafıma tükürme ihtiyacı hissettim kendimde.Birden rakip geldi aklıma. Adama baktığımda o da acı çekiyordu ki yerde inliyordu.Yorulmuştum dövüşü uzatmam zararıma olabilirdi. Adam yerden kalkmadan bir şeyler yapsam iyi olurdu. Bumeranglara dokunsam çok iyi olacaktı ama şuan kıç üstüydüm ve kafa bölgeme aldığım ağır bir darbe vardı; toparlanıp adamın yanına yaklaşana kadar adam kendine gelebilirdi. En iyisi asayı kullanmak olacaktı.Kendimi biraz ileri doğru atıp.Asanın halkaları bana bakacak şekilde asanın ortasından tutup sol yanıma doğru düz biçimde saplama hareketi yaptım. Zamanı gelince asayı bırakıp o hızla ilerlemekte olan asanın halkalarından çekip asamı açık formuna getirecektim.Açılan asamı da adamın üzerine doğru sallayacaktım.Belli bir bölgesini hedef alamazdım zira bu ağrıyla hedefi tutturmak zordu."Neresine denk gelirse artık" diye düşündüm