Members Login
Username 
 
Password 
    Remember Me  
 

Topic: Redemption

Page 1 of 1  sorted by
Korsan
Status: Offline
Posts: 3
Date:

Redemption

Permalink   
 

Temel

Karakter ismi: Denek no: 02

Yaş: 27

Deniz: West Blue

Marine/Korsan?: Korsan

Tayfa: -

Görünüm: 

y-2.png

Kişilik: Redemption tutku kelimesinin manasını bilmez, hiç bir konuda fazlaca istekli değildir. Varlığı adeta hiç yanmadan sönmüş bir köz parçası gibidir. Hiçbir duyguyu şiddetle hissedemez, Ne mutlu olabilir yüzü gülecek kadar, ne de birine öfkelenebilir. Doğduğu andan itibaren buna alıştırılmış ve sonunda hissettiği tek güçlü duygu duygusuzluktur. Öyle korkunç bir şekilde söndürülmüştür ki duyguları mutlu olamadığa, gülemediğine hatta ağlayamadığına üzülemez dahi. Sadece yemek zorunda olduğu için yemek yer çok da önemli değildir ne yediği, Hiçbir şey onun için yeterince değerli değerli değildir. Tutku ve duygular onun için sahip olamadı tek hazinedir...

Geçmiş: İnsanlar bilmedikleri şeylerden korkarlar. Bilinmezlik güven hissini karartır insanda, Ne olacağını bilemediğiniz durumlarda asla rahat hissedemezsiniz kendinizi. Karanlıktan korkması da bundandır insanoğlunun. Karanlığın içinde ne oldduğunu asla bilemezsiniz. Mağaralardan, kuyulardan bu yüzden korkar insanoğlu. Ve hatta ölümden bile bu yüzden korkar. Ne olacağını, sonrasını bilemediği için. İşte yabancı insanlar da böyledir, tanımadığınız kişiler. Rahatsız eder çoğunu. Kim olduğu, nereden geldiği, ne istediği bilinmeyen ne yapacağı belli olmayan insanlar...

Togaya köyü, son aylarda çok fazlası ile karşılaşmıştı bu yabancı insaların. Hepsi de yabancıydı, hepsi de korkutucu... Birçoğu yaralıydı, birçoğu asker... 4 ay önce Ordu tarafından yaralıların bakım merkezi olarak seçilmişti ada. Önce doktorlar geldi. Çok sayıda beyaz önlüklü, kitapsız gezmeyen, yabancı insanlar demekti bu da. Sonra yaralılar gelmeye başladı, yaralı denizciler. Kimisini omzundan vurulmuş, kimisinin bacağı kopmuş. Birkaç haftada cehenneme dönüştü köy. 

Bir asker geldi sonra, gemi subaylarından biri, karısı ile beraber geldiler adaya, karısının karnı burnunda, adamın savaşta iki kolu da omzundan kopmuş. Sakat dahi demeye dili varmaz hani insanın. yürüyen ceset sanki. Gözlerinin feri dahi sönmüş adamın.. "Kim bilir?" diyordu adamı her gören. "Kim bilir ne gelmiştir bu adamın başına?" Oysa kimse bilmiyordu başına gelenleri, kendinden başka.

Adam gemideki diğer subay olan kan kardeşi ile beraber bir kutuda iki şeytan meyvesi bulmuştu aylar öncesinde. Her ikisi de birer şeytan meyvesi yemişlerdi hiç düşünmeden. Fakat şanlı olan arkadaşıydı. İnsanları hayran bırakacak bir logia meyvesi bulmuştu kendine. Kendisine ise beş para etmez bir meyve isabet etmişti. Öyle ki ne işe yaradığını bile 3 gün sonra anlayabilmişti. "Söndür söndür meyvesi." yatağının başındaki mumu yakıp söndürmekten başka ne işe yarardı ki bu meyve?.. Çok sürmedi bir kaç hafta sonra büyük bir korsan tayfası ile savaşırken kollarını kaybedip bu rezil adaya getirilmişti.. Arkadaşı ise savaşın kahramı olmuş ve rütbe dahi atlamıştı; zaten artık onun için rütbeler birbiri ardına gelecekti... Ne olurdu sanki diğer meyveyi yemiş olsaydı..

Ama adada eski bir denizcinin evine yerleştirilişinden sadece bir kaç gün sonra adam her şeyi değiştirecek bir şey buldu.. Bir günlük, eski bir günlük. Büyük bir denizciye ait. "Söndür söndür meyvesi"nin bir önceki kullanıcısına.. Bu mümkün olabilir miydi? Koca dünyada bu kadar tesadüf mümkün olabilir miydi? Kimin umrunda işte olmuştu..

Hızla günlüğü okumaya başladı. Böyle basit bir meyvenin ne denli güçlü olabileceğini anlatan satırları okudu.. Önemli olan meyve değildir, diyordu kitap: Meyveyi ne kadar iyi kullandığındır... Sonra bir cümle dikkatini çekti: hissiyatı dahi söndürebilmek.. Hemen bunu denemek istedi adam ve yanında bunu deneyebileceği tek bir kişi vardı: 9 aylık hamile olan karısı...  Hiç bir şeyin farkında olmadan masada akşam yemeğini yiyordu kadın. Adamın kadına bakması ve sadece söndürmek istemesi ile bir anda durdu kadın. Tüm iştahı kesilmişti, aç hissetmiyordu artık belli ki. Bu olay adamın tüm hırsını yeniden topladı ve sayfaları karıştırmaya başladı. Her okuduğu şeyi test etmek istiyordu. Birer birer, Kendi karısı üzerinde deniyecekti onları. Hırs öyle kör etmişti ki gözlerini karısı dahi onun için sadece bir denekti artık...

Bir kaç gün sonra köylüler, evden hiç çıkmayan bu çifti merak edip kapıyı kırdıklarında karşılaştıkları manzara tanrının kendisinin dahi kanını donduracak cinstendi: Kadın doğurmuştu, kendiliğinden öyleki acı bile çekmemişti. Belki çoktan ölmüştü bile o sırada. Adam ise karısına ve çocuklarına yaptıkları ile çıldırmıştı. kan içindeki yatağın ortasında, yeni doğmuş bir bebek buz gibi bir ifade ile bakıyordu. Tüm hisleri, duyguları, tutkuları söndürülmüş bir anneden doğmuştu. Hiçbir duygusu yoktu, hiçbirşey hissetmiyordu. Doğduğunda ağlamamıştı bile... Babası için sadece bir başka denekti zaten: Denek no:02...

Çocuğu doğduğunda neler yaptığının acak farkına varabilen adam kendinden geçmiş ve cansız bir şekilde yere yığılmıştı. .. Çocuğu alan köylüler ona "Redemption (Bedel)" ismini verdiler. 

-Hikayenin Devamı Meyve RP'sinde-

Statlar:

Güç: 5

Hız: 8

Dayanıklılık: 7

Meslek, meyve, yetenek :

Meyve: 2

Dövüş Yeteneği: 1

Meslek:



Attachments
__________________
Admin
Status: Offline
Posts: 393
Date:
Permalink   
 
onaylandı

__________________

Biz daha ölmedik

Page 1 of 1  sorted by
Quick Reply

Please log in to post quick replies.



Create your own FREE Forum
Report Abuse
Powered by ActiveBoard